Wednesday, January 31, 2007

gündem takip modülü

Bugün bütün ülkeyi derin bir hüzün kaplamıştı. Çok anlam verememekle beraber Sedat Peker'in hapse girmesiyle bir ilgisi olduğunu düşündüm. Bu karanlık günün gebe olduğu trajediyi anlamış gibi yağmur çiseliyordu hiç durmadan. Peker'in adamları Beşiktaş'daki yargıtay binasının önünü çevirmiş, mahkeme salonundan taze çıkmış inci gibi dişleriyle gülümseyen Peker'i hapse uğurluyorlardı. Türkiye onunla gurur duyuyordu, bu gurur tabii ki adamlarının kulağa şiir gibi gelen protestolarında da dile getiriliyordu. "Reis sen bizim herşeyimizsin" nidalarını, "Türkiye seninle gurur duyuyor" feryatları takip ediyordu. Türkiye bunu nasıl atlatacaktı?

Dün gece Bindirbir Gece adlı dizi de Bosna kayak merkezi gibi devasal bir projeyi kotarmaya çalışan bir avuç gencecik insanın mücadelesini seyrettik. Slobodan Miloseviç'den esinlenildiğini tahmin ettiğim Slobodan adlı bir iş ortağının müjdesini de verdiler bize. Bu iş ortağı ilerleyen bölümlerde ortaya çıkacak olursa emekliye ayrılmış Balkan asıllı futbolculardan birini kullansınlar derim. Mesela bir Simoviç'e, bir Boliç'e n'oldu acaba, neden bu tür projelerde değerlendirilmesinler, neden Türkiye'de mütemadiyen gündem olabilecekken dünyanın bir ucunda çürümeye terkedilsinler. Bu konuya değinmeden geçemedim, zira magazin programlarının daha çok celebrity'ye penetre etmesi gerektiğini düşünen bir kimseyim.

Son olarak Flash TV nedir, ne değildir konusunu irdelemek istiyorum. Hakkaten nedir ve ne değildir, lütfen bilen anlayan beri gelsin, insaniyet namına bir basın bülteni hazırlayıp dağıtsın. Bir gün radikal dinci, bir gün sol milliyetçi, başka bir gün maocu, on dakka sonra liberal muhafazakar olabilen, bütün bu baş dönderici dinamizmi kendi bünyesinde barındırabilmeyi başarmış inanılmaz bir kanal mı, yoksa korkunç başarızlığı yüzünden bir topçuk gibi elden elde, fraksiyondan fraksiyona atılan, sürekli ona buna peşkeş çekilen, don değiştirir gibi sahip değiştiren bir biçare mi? Zinhar bu soruların cevabı verilmeli!

Thursday, January 25, 2007

Hrant Dink'in ardindan

Bu ulkenin azinliklari defalarca kirilip yapistirilmaya calisilmis kirilgan kristallerdir. Ulkenin karanliginda, hosgoru aydinligi sacmaya calistilar yillar yili, kendine donerek soyutlanan/soyutlayan bir turkiye’yi dunyayla bulusturdular, yapistirdilar...Ve o kadar hoyrat davranildi ki onlara....Once ayri dinden olanlarindan yillarca vergi alindi, sonra yetmedi, evleri dukkanlari yakildi yikildi, o da yetmedi isimleri kufur oldu bir grup insanin agzinda. Her bir istikrarsizlik doneminde, hedef gosterildiler. Cogu gitti, azi kaldi geriye. Kalanlarin da oyle hos tutulmalari gerekiyordu ki oysa...

Sonra n’oldu, okudugunu anlayamayan gerizekalinin biri cikti, abuk sabuk bir dava acti Hrant Dink’e, geriye kalanlarin en kirilganlarindan birinin aleyhine...Sonra yillarca surmus olan alacakaranlik kusagindan aslinda hic cikmadigimizi gosteren bir hadise oldu, o sacma sapan davadan hukum giydi Hrant Dink...Gostere gostere hedef oldu linc zihniyetine. Hem de en sacmasindan, soylemedigi bir sey, islemedigi bir suc icin. Turklugu asagilamak gibi buram buram irkcilik kokan bir sucun faili oldu. Sucun kendisi irkci, maddenin kendisi daha da irkci.

Cuma’dan beridir, bu utancla nasil yasariz diye dusunuyorum, emanete hiyanetin en goze parmak sokan halidir bu cinayet. Bu dusuncelerle Halaskargazi’ye gittim bugun. Orda sessizce duran, hic gitmeyen, usul usul aglayan insanlari gordukce biraz olsun sevindim. Genci, yaslisi, turbanlisi, hizmalisi hepsi bir aradaydi. Bir kere daha yapistirmisti azinlik, bir araya getirmis, birbirine tolere etmeyi, beraber yasayabilmeyi hatirlatmisti. En son bir turbanliyla, kemalisti yanyana nerede gordugumu bile hatirlamiyorum...Hepsi ermeniydi Agos’un onunde beklerken, taziye defterine yazarken, ellerindeki karanfilleri birakirken merdivenlere.

Bugun “Hepimiz ermeniyiz” diyenlere, hepimiz sehitiz niye demiyorsunuz karsi kisir soylemiyle cevap veren zihniyet oyle densiz, oyle utanc verici ki ... Okudukca, gordukce umutsuzluktan aglayasim, gidesim geliyor.

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=hrant+dink+in+ayakkabisi%2F%2310493703

Thursday, January 11, 2007

kedi

kedi beslemek bir rock starla ilişki yaşamak gibi bir şey ve insan oğlunun da ne kadar manyak olduğunun bir kanıtı. kediden göreceğin iki gıdım şevkat ve sevgi kırıntısı için çekilen çile, kum yenilerken teneffüs edilen o sıvılaşmış amonyak, 6 ayda bir değiştirmek zorunda kalınan eşyalar, sürekli kırılan şeyler ve mütemadiyen bir zarar görme hali. karşılığında ise sürekli cool cool takılan, canı isterse gelip iki gıdım sürünen, bir başını kucağına koyup masum masum bakıp içini eriten kedi tripleri. kedileri hep kadınlarla özdeşleştirirler saçma bir şekilde, kediler bence egodan geberen, kendilerine aşık erkeklerin en güzel temsilcileri hayvanat dünyasında.

Monday, January 01, 2007

yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl herkese kutlu olsun

Pazartesiyle başlayan bir yıla girdik işte tralaylaylom. Dediklerine göre topraktan bu sene bereket fırlaycakmış heyecanla bekliyoruz. seneyi kapatırken son dakika golleri de oldu tabi. Her sene bir kabus gibi üstüme çöken "bir yılbaşı sofrası ne kadara maloluyor " haberleri bu sene de TVlerde boy gösterdi. Üstünde zavallı kızarmış bir hindi ve midye dolma, içli köfte vs gibi bir takım efsane klasikler bulunan bir masaya kamera yaklaştırıldı ve gayet sıkıcı sesli bir spiker sanki haber değeri varmışçasına masada bulunan bütün itemların bağırarak fiyatlarını söyledi. İnsanın yemek yemeyesi geliyor haliyle. Öyle de çirkin gözüküyorlar ki o kameranın önünde... Sonra yurdum insanı, mikrofon uzatılarak bayram mı yılbaşı mı ikilemiyle karşı karşıya bırakıldı. Tabii ki nezih halkımın büyük çoğunluğu gavur adeti olan yılbaşı kutlamasını tasvip etmediğini iletti. Kendileri hala hicri takvime göre yaşadıklarını ifade ettiler. Yılbaşı ve noel arasındaki kavram karmaşası da yine seneyi kapatmaya bir kala bolcana yaşandı. TVler Avrupa'da yılbaşı alışverişleri başlığı altında bol bol noel öncesi alışveriş manzaralarını gösterdiler. Bir de hindi hususu var tabi... Şükran gününden ödünç alınan bir hindi yeme geleneği, bu sene de noele atfedilerek, ordan da bir uzun atlamayla yine yılbaşına maledildi. Bu sene neler olup bitti programları da ilgiyle izlendi TVlerde. Benim en çok ilgimi çeken ise kesinlikle Şenay Akay'ın löpçük diye ortaya çıkan memeleri ve Bülent Ersoy'un mini eteği oldu. Orhan Pamuk ve Nobel, Saddam'ın idamı vs gibi konularsa açık arayla arkadan geldiler. Bir sene de işte eğridir ve doğrudur göllerine akarak bitti.