Friday, December 14, 2012

Senin annen bir insandı yavrum

Uzun lafın kısası, gizli blogum işe yaramadı, dönüp dolaşıp buraya geldim. Anne olduktan sonraki tüm sıkıcı yazılarımı burda paylaşacağım, boşu boşuna başka bir bloga daha hava parası ödemiyeyim dedim...

Allah'u Teala canlıları yaratırken, annelere acımış olsa gerek ki, yavru denen canlıyı ölesiye şirin yapmış, yaşanılan tüm zorluklar anne yavruya bir bakışta beyninden silinsin diye...Bizim yavru da dünyaya geleli 3 ay oldu. Yalan söylemenin lüzumu yok, zor bir 3 ay oldu. Tüm annelere rica ediyorum yalan söylemeyin, evet çok seviyorsunuz, çok süper bişey eminim ama epey zor işte. Böyle Heidi Klum gibi uzaylı filansanız ancak doğumdan sonra 5.günde kırmızı halıya çıkıp poz verebiliyorsunuz, ama insangiller familyasından geliyorsanız o zaman 5.gün sadece kırmızı bir tshirt giyebilirsiniz, o da en iyi ihtimalle... 

Bu ilk aylar, ciddi bir test, insanın dayanaklılığını ölçen, hayatın kalan kısmında karşına çıkacak zorluklara hazırlıyan bir test. 20li yaşlarda olsa daha işlevsel olabilirdi ama 30lu yaşlarda da bir fonksiyonu olsa gerek diye düşünüyorum. Onun dışında karşıma çıkıp "annelik ah ne kutsal", "anne olmayan anlamaz" gibi şeyler söyleyen diyen herkese hala kıl oluyorum, zira öyle abartılacak bir mevzu değil... Hele hele bu zor günleri ya da verilen emekleri daha sonraları yavruya duygu sömürüsü yapmak için kullananlar tümden asabımı bozuyor. Annenin hakkı ödenilmez, cennet annelerin ayakları altındadır gibi şeyler de bana göre hala zırva. Bir canlı dünyaya getirmeye karar verdikten sonra, onu hayatta tutmaya çalışmak kadar doğal bir şey yok. O canlıcık da, kendi karar vermedi dünyaya gelmeye, dolayısıyla ben bu noktada laga lugayı kesip sorumluluğu yerine getirmek ve bu sorumluluğu yerine getirirken de sonsuza kadar susmak taraftarıyım. Eşe dosta tabi ki konuşalım, gerekirse dert yanalım ama lütfen verilen emeği kutsallaştırmayalım dear anneler.