Sene bindokuzyüzseksen filan olmalı. Çok boş zamanım olduğunu hatırlıyorum, demek ki okula gitmiyorum. Bu da 81 öncesi mutlu yıllara tekabül ediyor. Kuzenimle beraber dönemin en favori aktivitesini gerçekleştirmek üzere onların evinde toplanmışız. Telefonda random numaralar çevirerek kendi küçük aklımızla insanları işletiyoruz. (ya da belki de tatil filandı ama bu gerzekliği yapmak için çok küçük olmamız gerekirdi diye inanmak istiyorum) Bir dönem bağımlılık haline gelmiş bu hobiden nasıl kurtulduk bilemiyorum ama sabahları yaşasın insan işletmek için yeni bir gün daha diyerek uyandığımızı hatırlarım. Neyse bu furyanın zirve yaptığı günlerden birinde, kuzenimle beraber otururken düzenli olarak işlettiğimiz bir numarayı arayı çok açmadan bir yoklayalım dedik. Bodur ellerimiz ve 3 kuruş aklımızla numarayı çevirdik ve o da nesi!!! Robot! Mekanik bir ses bize hangi numarayı çevirdiğimizi ve mesaj bırakmamız gerektiğini anlatıyor. Feci korkmuş bir vaziyette telefonu kapadık. Kimliğimizi tespit eden bir robotla karşı karşıya olduğumuzdan emindik o sırada. Çok uzun bir süre robotu aramadık.Telesekreterle hadisesiyle o ilk tanışıklığımızdan sonra, olayın gerçekten ne olduğunu anlayana kadar uzunca bir süre geçmiş olmalı. Zira anladıktan sonra hayatımızda yeni bir dönem başlamıştı, telesekreter işletmek! Galiba bu hobi, aktivite her neyse, işletme eylemine maruz kalan insanların bize taktığı isme vakıf oluncaya kadar sürdü. Biz birer telefon sapığıydık.
Hayatımızın cenazeler, doğumlar ve düğünler arasında bir koşuşturmaca haline gelmesi hali tam olarak ne zaman gerçekleşti bilemiyorum ama, zaman bolluğundan ve gamsızlıktan en anlamsız şeylerden zevk alan küçük dertsiz dünyamızdan, bu dünyaya geçiş çok enteresan oldu diye düşünüyorum halen şaşırarak. 2 doğum, bir ölüm ve bir düğün haberini aynı gün içinde almış bir insan olarak konuşuyorum.
No comments:
Post a Comment