Geçtiğimiz hafta beni iki seksen yere seren bir bronşit hastalığından muzdarip tam bir hafta hiç durmadan yattım, aslında hala da yatmaktayım. Bu tip hastalık hallerinde “ay yaşasın kitap okurum” diye seviniyorum ilk, sanki sağlıklı halimle okuyorum gibi, sonra televizyonun ve internetin o sıcak, beni olduğum gibi kabul eden kollarına bırakıyorum kendimi. Neyse ki bu hastalık sırasında yapmayı en sevdiğim başka birşeyi yapma fırsatı buldum bolcana; doya doya, kana kana Kral TV seyrettim. Öyle güzel bişey ki bu, keşke ben de her Türk erkeği gibi askere gidebilsem ve sadece Kral TV'nin açık olduğu o kutsal ortamın havasını soluyabilsem dedirtiyor bana. Neyse Kral'da herşey bıraktığım gibiydi. Bu beni sevindirdi. VJ Bülent filan da yerli yerinde, Top Ten'in ilk basamaklarını hep tanıdık yüzler işgal etmiş. Sertab olsun, Sibel Can olsun, Kenan olsun hepsi sağolsunlar kırmamışlar bu yaz albüm yapmışlar ve her biri yememiş içmemiş listelerde üst sıralara yükselmiş. Gerçi Kral TV, kiçlikte (aka kitschlikte) Flash TV'nin ister istemez gerisinde kalmış ama, olsun o bir klasik. Neyse hipnotize olmuş bi halde, Kral'a bakarken, karşıma ilk olarak Gülben Ergen'in yeni bi klibi çıktı. "Aşkııım, adımızı göklere yazdırdım, arasına aşkımızı kondurdum" filan diye sonsuza kadar giden bir nakaratı var, arada da kibrit çak mak bişeyler diyo. Öncelikle birilerinin Gülben Ergen'e acil diksiyon dersi aldırması lazım. "Adımızı göklere yazdırdıııım nay nay nom" diye bağırınırken neden o mükemmel, pürüzsüz ve etli dilini sürekli gözümüze sokuyor. Bunu görmek zorunda olduğumuzu sanmıyorum. Yunanca veyahut İspanyolca söylese şarkılarını anlayacam ama böyle bol dil çıkartılan bi lisanda şarkı söyleyip üstüne Türkçe dublaj yapıyor gibi bi olayın yoksa şayet, bu kadar dile gerek yok, sonra neden benim klibim ucuz pornoya benziyor diye üzülürsün. Sonacıma şarkı esnasında "Bir kibrit çaksana çak çak çaksana çak çak çak çak" diye defalarca ve anlamsızcana tekrarların yapıldığı bi bölüm var, bu bölümde Gülben manasız bir çakmak çakma hareketiyle şarkıya eşlik ettiğini sanıyor. Yahu çakılan kiprit değil miydi, illa şarkıyı vücuda getirmek mi lazım? Lazımsa da neden kibrit çaktım derken çakmak hareketi yapıyorsun? Teallaam derken neyse ki Gülben'den Küçük İbo'ya geçiyor ekran. Mantar kılıklı İbo büyümüş, yağız bir delikanlı olmuş. İbo'yu çok fazla inceleyemiyorum, ekran görüntüsü malesef sadece son albümünün reklamı çıkıyor ve 20 saniye içinde ekrandan kaybolan İbo Jr. yerine sesinden Kibariye olduğunu anladığım sanatçı geliyor. Allalla bu Kibariye de değişmiş yahu filan deyip kafamı kaldırdığımda karşımda Ebru Gündeş'i görüyorum. Ebru Gündeş bu klibinde alenen Kibariye'yi taklit etmiş. O "hodey hodey hanım ağa, o satarım anasını ulan bu alemin, dinle lan şarkıyı dümbük" diye bağırınan bas bariton sesi, böyle buğulu bir varoş sesine dönmüş. Şarkı başladığında yeminlen Kibariye söylüyor sandım. Meraklılarına bahsi geçen şarkının adı "kızıl mavi"ymiş. Bu yeni triple yeni albümü etrafı kırıp geçer na buraya yazıyorum.
Gündeş'ten sonra Davut Güloğlu'nun "kopalım mı" adlı müthiş şarkısı başlıyor, yarabbim işte sentez budur!.. Bu satırları okuyanlar ironi filan yaptığımı sanmasınlar lutfen. Şarkıyı dinlerken Güloğlu'nun Ayder ve Bronx soundlarını harmanlayıp nefis bir kolaj yarattığını farkediyorum. Kıvrak hareketleri içimi hoplatıyor. Herif kesinlikle seksi, işini de iyi yapmış. Bi helal olsun çakıyorum içimden.
Şu Özgün'e bir türlü ısınamadım, adı bilmemne kadın olan şarkıya çektiği klipte Mirkelam taklidi olmaktan öteye geçememiş, artık gına getiren kirli top sakal hadisesini sadece kafası kazılı hiphopçularda görmeyi seviyorum. Onun dışında genelde seyrelmiş halde seyreden Türk erkeği saçının altında bulaşmış bok gibi duruyor.
Müslüm'ün kaliteli pop şarkılarını yeniden yorumlaması hadisesine ise bayılıyorum. Bu kadar mı yakışır popidik popidik şarkılar elin arabeskçisine. Müslüm, Kenan Doğulu'nun "Tutamıyorum Zamanı" adlı eserini icra ediyor, "Bu serseri kalbim" derken, o ağzından akan serserinin r si olmak istiyorum, ayva tüylerim diken diken oluyor.
Son olarak karşıma beni dumur eden bir klip çıkıyor. Kenan Doğulu'nun bi şarkısı bu. Bu kadar beylik bi şarkı uzun süredir dinlememiştim. İsyan ediyorum hayata, dön gel, alışamam yokluğuna, gibi basma kalıp lafları ( hatta sanırım bu sadece bu üç kalıbı) tekrar eden bir şarkı. Bu şarkı gayet anlamsız, konusunun ne bok olduğu bile anlaşılamayan bir anime üstüne dakikalarca devam ediyo. Nedense oldukça erkeksi bir K.D. avatarı, havalı bir evden çıkıp bir kaç dakika sonra, 5. element hesabı havada giden arabalardan gelecekte bi zamanda varolduğunu anladığımız bir sokakta boş boş yürümeye başlıyor. Yürüyor yürüyor duruyor ve bitiyor. İçimdeki Kral sevgisi bile bir adet daha video klip izlememe izin vermiyor. Umarsızca Flash TV'ye zaplıyorum. Belki bi yelekli köçek möçek bi bişey karşıma çıkar, rahatlarım.
No comments:
Post a Comment