Eğer bu aralar çekim yasasından en az bir kere bahsetmemiş, quantum düşünce tekniğini bir kerecik olsun denememiş, ve en az 2 kere “the secret” adlı kitaba refere etmemiş isen ey okucuyu, düpedüz yazıklar olsun sana. Neden her kötü şey benim başıma geliyor diye düşüneyim deme sakın, sen zaten en kötüsünü hakkeden sefil bi insansın, insan bile değilsin sen, sen nesin ben bilemiyorum. Neyse efenim herhangi bir şekilde mutsuz olmanın veyahut negatif düşünmenin ahlaksızlığın en önde gideni sayıldığı bu günlerde, bu öğretilerden voliyi vurmuş birtakım insanları gerçekten tebrik etmek lazım. Zira pozitif düşün ki evrendeki bütün pozitif düşünceler koşarak peşinden gelsin diye özetlenebilecek bu abukluklar serisi, görüyoruz ki insanların nazarında çoktan “yasa” mertebesine erişmiş. Geçen gün mesela azar işittim bu yüzden, “Gubilik, çekim yasasına karşı geliyosun” dedi biri bana. Havada yürüyorum sandım birden, yerçekimi yasasına karşı geldiğimi düşünen bir gafil olarak. Ama tabii ki bu çekim o çekim diil, hemen doğrunun farkına vardırıldım. Pozitif enerjiyi çekme yasasıymış bahsi geçen yasa. Global ısınmayla gelen felaketler silsilesi, Filistin’in kendini bölerek imha etmesi, dumandan gittikçe görünmez olan bir ortadoğu, dünyada patlayan terör, daha da ürküterek patlayan devlet terörleri vs vs gibi hiç sona ermeden uzayan upuzun bir listeyle pozitif düşünerek pozitif bir dünya oluşturduklarına inanmak suretiyle alay eden bu insan grubu giderek büyüyor...Eskiden ben de pozitif düşünceye inanan masum bi insancıktım ama bu şahane dikteler sayesinde tiksinir oldum. Pozitif düşüneceğim varsa bile içimden gelmiyor. Din halkın opium’udur diyen bir düşünüre selam gönderip, herhalde dünyanın geldiği son durumda hiç bir dinin yetemeyeceğini hatta durumu daha da boka sardıracağını farkeden gizli örgütlerin, CIA’in filan çıkardığı palavralar olsa gerek bunlar diye düşünmeden edemiyor insan. Bir yandandan da Scientology, Illuminati dedikoduları... Her ne tarikatın ya da gizli örgütün halt yemesi ise, bakalım ne kadar sürecek bu komedya...? Belki de hakikaten "son mutlu olma çırpınışları"dır insanlığın. Beklemedeyiz.
3 comments:
aslı, bu kadar negatif düşüncelerle zihnini işgal etmediğini biliyorum. sen de artık zihninde pozitif düşüncelere yer açıyorsun farkındayım. bak, sen evrene gülümsedikçe evren de sana gülümsüyor. ne kadar iyi, ne kadar güzel yapıyorsun. bak çekim yasası ne kadar iyi çalışıyor. ben de senin bu olumlu düşüncelerinden, olumlayıcı görüşlerinden son derece pozitif yönde etkileniyorum. etrafımızdaki güzellikler böylece artıyor aslı. ne kadar iyi ediyoruz. biliyorsun zaten. her şey giderek daha güzel oluyor.
bu tur akimlarin kendiliginden bir avantaji var aslinda: eger elestirirsen uygulamamis oluyorsun, olayisiyla direk cemberin disindasin zaten. Oh, ne kolay bea! gubiligin dedigi gibi Din gibi yani.. aynen...
Engin ardic da bunlara modern zamanlarin dale carnegieleri demis. Benzerlikler var: Insanlarin sosyal cozumlerden umutlarini yitirdikleri noktada bireysel cabalar icin biraz motivasyon sagliyor ediyor, hepimizin yaptigimiz secimlerin urunu oldugumuz su dunyada. Bir baska hosuma giden yani da insanlara "odaklanma" saglamasi. Amaclarinin ne oldugunu dusundurtmesi.
Gecen gun spor salonunda bir "the secretci" amacini bulmus, bir obek para fotografini onuna koymus kosu bandinda tepiniyordu. Peki dunya barisinin fotografina bakip kosanlar var midir acaba? Guzellik yarismasina katilan kizlarimiz belki? :-)
Aslı aslı, yazın güzel olmuş, benim gibi uyuzun seveceği gibi olmuş ama sen benim gibi bir uyuzun, sırf bu tarz olaylara karşı olduğu için yandaş bir yazı okudu da sevdi diye sevinirmisin bilemem.
Değer
Post a Comment